ANKEBUT SURESİ
1. Elif lam mım
2. E hasiben nasü ey yütraku ey yekulu amenna ve hüm la yüftenun
3. Ve le kad fetennellezıne min kablihim fe le ya'lemennellahüllezıne sadeku ve le ya'lemennel kazibın
4. Em hasibellezıne ya'melunes seyyiati ey yesbikuna sae ma yahkümun
5. Men kane yercu likaellahi fe inne ecelellahi leat ve hüves semıul alım
6. Ve men cahede fe innema yücahidü li nefsih innellahe le ğaniyyün anil alemın
7. Vellezıne amenu ve amilus salihati le nükeffiranne ahüm seyyiatihim ve le necziyennehüm ahsenellezı kanu ya'melun
8. Ve vassaynel insane bi valideyhi husna ve in cahedake li tüşrike bı ma leyse leke bihı ılmün fe la tütı'hüma ileyye merciuküm fe ünebbiüküm bima küntüm ta'melun
9. Vellezıne amenu ve ameilus salihati le nüdhılennehüm fis salihıyn
10. Ve minen nasi mey yekulü amenna billahi fe iza uziye fillahi ceale fitneten nasi keazzabillah ve lein cae nasrum mir rabbike le yekulünne inna künna meaküm e ve leysellahü bi a'leme bima fı suduril alemın
11. Ve le ya'lemennellahüllezıne amenu ve le ya'lemennel münafikıyn
12. Ve kalellezıne keferu lillezıne amenüt tebiu sebılena vel nahmil hatayaküm ve ma hüm bi hamilıne min hatayahüm min şey' innehüm lekazibun
13. Ve le yahmilünne eskalehüm eskalem mea eskalihim ve leyüs'elünne yevmel kıyameti amma kanu yefterun
14. Ve le kad erselna nuhan ila kavmihı fe lebise fıhim elfe senetin illa hamsıne ama fe ehazehümüt tufanü ve hüm salimun
15. Fe enceynahü ve ashabes sefıneti ve cealnaha ayetel lil alemın
16. Ve ibrahıme iz kale li kavmihı'büdüllahe vettekuh zaliküm hayrul leküm in küntüm ta'lemun
17. İnnema ta'büdune min dunillahi evsanev ve tahlükune ifka innellezıne ta'büdune min dunillahi la yemlikune leküm rizkan febteğu ındellahir rizka va'büduhü veşküru leh ileyhi türceun
18. Ve in tükezzibu fe kad kezzebe ümemüm min kabliküm ve ma aler rasuli illel belağul mübın
19. E ve lem yerav keyfe yübdiüllahül halka sümme yüıydüh inne zalike alellahi yesır
20. Kul sıru fil erdı fenzuru keyfe bedeel halka sümmellahü yünşiün neş'etel ahırahinnellahe ala külli şey'in kadır
21. Yüazzibü mey yeşaü ve yerhamü mey yeşa' ve ileyhi tuklebun
22. Ve ma entüm bi mu'cizıne fil erdı ve la fis semai ve ma leküm min dunillahi miv veliyyiv ve la nasıyr
23. Vellezıne keferu bi ayatillahi ve likaihi ülaike yeisu mir rahmetı ve ülaike lehüm azabün elım
24. Fema kane cevabe kavmihı illa en kaluktüluhü ev harrikuhü fe necahüllahü minen nar inne fı zalike le ayatil li kavmiy yü'minun
25. Ve kale innemet tehaztüm min dunillahi evsanem meveddete beyniküm fil hayatid dünya sümme yevmel kıyameti yekfüru ba'duküm bi ba'dıv ve yel'anü ba'duküm ba'dav ve me'vakümün naru ve ma leküm min nasırın
26. Fe amene lehu lut ve kale innı mühacirun ila rabbı innehu hüvel azızül hakım
27. Ve vehebna lehu ishaka ve ya'kube ve cealna fı zürriyyetihin nübüvvete vel kitabe ve ateynahü ecrahu fid dünya ve innehu fil ahırati le mines salihıyn
28. Ve lutan iz kale li kavmihı inneküm le te'tunel fahışete ma sebekaküm biha min ehadim minel alemın
29. E inneküm le ta'tuner ricale ve taktaunes sebıle ve te'tune fı nadıkümül münker fema kane cevabe kavmihı illa en kalu'tina bi azabillahi in künte mines sadikıyn
30. Kale rabbinsurnı alel kavmil müfsidın
31. Ve lemma caet rusülüna ibrahıme bil büşra kalu inna mühliku elhi hazihil karyeh inne ehleha kanu zalimın
32. Kale inne fıha luta kalu nahnü a'lemü bi men fıha le nünecciyennehu ve ehlehu illemraetehu kanet minel ğabirın
33. Ve lemma en caet rusülüna lutan sıe bihim ve daka bihim zer'av ve kalu la tehaf ve la tahzen inna müneccuke ve ehleke illemraeteke kanet minel ğabirın
34. İnna münzilune ala ehli hazihil karyeti riczem mines semai bima kanu yefsükun
35. Ve le kad terakna minha ayetem beyyinetel li kavmiy ya'kılun
36. Ve ila medyene ehahüm şüayben fe kale ya kavmı'büdüllahe vercül yevmel ahıra ve la ta'sev fil erdı müfsidın
37. Fe kezzebuhü fe ehazethümür racfetü fe asbehu fı darihim casimın
38. Ve adev ve semude ve kad tebeyyene leküm mim mesakinihim ve zeyyene lehümüş şeytanü a'malehüm fe saddehüm anis sebıli ve kanu müstebsırın
39. Ve karune fir'avne ve hamane ve le kad caehüm musa bil beyyinati festekberu fil erdı ve ma kanu sabikıyn
40. Fe küllen ehazna bi zembih fe minhüm men erselna aleyhi hasıba ve minhüm men ehazethüs sayhah ve minhüm men hasefna bihil ard ve minhüm men ağrakna ve ma kanellahü li yazlimehüm ve lhakin kanu enfüsehüm yazlimun
41. Meselüllezınet tehazu min dunillahi evliyae ke meselil ankebut ittehazet beyta ve inne evhenel büyuti le beytül ankebut lev kanu ya'lemun
42. İnnallahe ya'lemü ma yed'une min dunihı min şey' ve hüvel azızül hakım
43. Ve tilkel emsalü nadribüha lin nas ve ma ya'kılüha illel alimun
44. Halekallahüs semavati vel erda bil hakk inne fı zalike le ayetel lil mü'minın
45. Ütlü ma uhıye ileyke minel kitabi ve ekımıs salah innes salate tenha anil fahşai vel münker ve lezikrullahi ekber vallahü ya'lemü ma tasneun
46. Ve la tücadilu ehlel kitabi illa billetı hiye ahsenü illellezıne zalemu minhüm ve kulu amenna billezı ünzile ileyna ve ünzile ileyküm ve ilahüna ve ilahüküm vahıdüv ve nahnü lehu müslimun
47. Ve kezalike enzelna ileykel kitab fellezıne ateynahümül kitabe yü'minune bih ve min haülai mey yü'minü bih ve ma yechadü bi ayatina illel kafirun
48. Ve ma künte tetlu min kablihı min kitabiv ve la tehuttuhu bi yemınike izel lertabel mübtılun
49. Bel hüve ayatüm beyyinatün fı sudurillezine utül ılm ve ma yechadü bi ayatina illaz zalimun
50. Ve kalu lev la ünzile aleyhi ayatüm mir rabbih kul innemel ayatü ındellah ve innema ene nezırum mübın
51. E ve lem yekfihim enna enzelna aleykel kitabe yütla aleyhim inne fı zalike le rahmetev ve zikra li kavmiy yü'minun
52. Kul kefa billahi beynı ve beyneküm şehıda ya'lemü ma fis semavati vel ard vellezıne amenu bil batıli ve keferu billahi ülaike hümül hasirun
53. Ve yesta'ciluneke bil azab ve lev la ecelüm müsemmel la caehümül azab ve le ye'tiyennehüm bağtetev ve hüm la yeş'urun
54. Yesta'ciluneke bil azab ve inne cehenneme le mühıytatüm bil kafirun
55. Yevme yağşahümül azabü min fevkıhim ve min tahti erculihim ve yekulü zuku ma küntüm ta'melun
56. Ya ıbadiyellezıne amenu inne erdıy vasiatün fe iyyaye fa'büdun
57. Küllü nefsin saikatül mevti sümme ileyna türceun
58. Vellezıne amenu ve amilus salihati le nübevviennehüm minel cenneti ğurafen tecrı min tahtihel enharu halidıne fıha nı'me ecrul amilın
59. Ellezıne saberu ve ala rabbihim yetevekkelun
60. Ve keeyyim min dabbetil la tahmilü rizkahellahü yerzükuha ve iyyaküm ve hüves semıul alım
61. Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda ve sehharaş şemse vel kamera le yekulünnellah fe enna yü'fekun
62. Allahü yebsütur riska li mey yeşaü min ıbadihı ve yakdiru lehv innellahe bi külli şey'in alım
63. Ve lein seeltehüm men nezzele mines semai maen fe ahya bihil erda mim ba'di mevtiha le yekulünnellah kulil hamdü lillah bel ekseruhüm la ya'kılun
64. Ve ma hazihil hayatüd dünya illa lehvüv ve leıb ve inned darel ahırate le hiyel hayevan lev kanu ya'lemun
65. Fe iza rakibu fil fülki deavüllahe muhlisıyne lehüd dın felemma neccahüm ilel berri izahüm yüşrikun
66. Li yekfüru bima ateynahüm ve li yetemetteu fe sevfe ya'lemun
67. E ve lem yerav enna cealnü haramen aminev ve yütehattafün nasü min havlihim e fe bil batıli yü'minune ve bi nı'metillahi yekfürun
68. Ve men azlenü minmeniftera alellahi keziben ev kezzebe bil hakkı lemma caeh e leyse fı cehenneme mesvel lil kafirın
69. Vellezıne cahedu fına le nehdiyennehüm sübülena ve innellahe le meal muhsinın
MEALİ
29-ANKEBUT SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1- Elif, Lâm, Mîm.
2- İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece 'İman ettik” demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?
3- Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Elbette Allah, doğruları ortaya çıkaracak, yalancıları da mutlaka ortaya koyacaktır.
4- Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandılar? Ne kadar kötü (ve yanlış) hüküm veriyorlar!
5- Her kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa bilsin ki, Allah'ın tayin ettiği o vakit elbette gelecektir. O her şeyi işiten ve bilendir.
6- Cihad eden ancak kendisi için cihad etmiş olur. Şüphesiz Allah, âlemlerden müstağnidir.
7- İman edip iyi işler yapanların kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz.
8- Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Eğer onlar, seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüşünüz ancak banadır. O zaman, size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.
9- İman edip iyi işler yapanları, muhakkak salihler (zümresi) içine katarız.
10- İnsanlardan kimi vardır ki, 'Allah'a inandık” der; fakat Allah uğrunda eziyete uğratıldığı zaman, insanların işkencesini Allah'ın azabı gibi tutar. Hâlbuki Rabbinden bir yardım gelecek olsa, mutlaka, 'Doğrusu biz de sizinle beraberdik” derler. Acaba Allah, herkesin kalbindekileri en iyi bilen değil midir?
11- Allah, elbette (O'na gönülden) iman edenleri de, ikiyüzlüleri de bilir.
12- Kâfirler, iman edenlere, 'Bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı biz yüklenelim” derler. Hâlbuki onların hiçbir günahını yüklenecek değillerdir. Gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler.
13- (Fakat gerçek şu ki) elbette kendi yüklerini, kendi yükleriyle birlikte nice yükleri (başkalarını saptırmanın vebalini) taşıyacaklar ve uydurup durdukları şeylerden kıyamet günü mutlaka sorguya çekileceklerdir.
14- Andolsun ki Nuh'u kendi kavmine gönderdik de, o dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Sonunda, onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi.
15- Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardık ve bunu âlemlere bir ibret yaptık.
16- İbrahim'i de gönderdik. O kavmine söyle demişti: 'Allah'a kulluk edin, O'na karşı gelmekten sakının. Eğer bilmiş olsanız bu sizin için daha hayırlıdır.”
17- 'Siz Allah'ı bırakıp sadece birtakım putlara tapıyor, asılsız sözler uyduruyorsunuz. Bilmelisiniz ki, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, size rızık veremezler. O halde rızkı Allah katında arayın. O'na kulluk edin. Ancak O'na döndürüleceksiniz.”
18- Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de yalan saymışlardı. Peygambere düsen yalnız açık bir tebliğdir.
19- Allah'ın mahlûkunu ilk baştan nasıl yarattığını, sonra bunu tekrarladığını görmediler mi? Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır.
20- De ki: 'Yeryüzünde gezip dolaşın da, Allah ilk baştan nasıl yaratmış bakın. İşte Allah bundan sonra (aynı şekilde) ahiret hayatını da yaratacaktır.” Gerçekten Allah her şeye kadirdir.
21- O, dilediğine azab eder, dilediğine rahmet eder. Ancak O'na döndürüleceksiniz.
22- Siz ne yeryüzünde, ne de gökte (Allah'ı) aciz bırakamazsınız. Allah'tan başka bir dost ve yardımcı da bulamazsınız.
23- Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler var ya, işte onlar benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar için acıklı bir azab vardır.
24- Kavminin (İbrahim'e) cevabı ise, 'Onu öldürün yahut yakın!” demelerinden ibaret oldu. Ama Allah onu ateşten kurtardı. Doğrusu bunda, iman eden bir kavim için ibretler vardır.
25- (İbrahim onlara) dedi ki: 'Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü (geldiğinde) ise, kiminiz kiminizi tanımayacak, kiminiz kiminizi lanetleyecektir. Varacağınız yer cehennemdir. Ve hiç yardımcınız da yoktur.”
26- Bunun üzerine ona sadece Lut iman etti. (İbrahim) de dedi ki: 'Ben Rabbime hicret edeceğim. Şüphe yok ki O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.”
27- O'na İshak ve Yakub'u bağışladık. Peygamberliği ve kitapları, onun soyundan gelenlere verdik. Onu dünyada mükâfatlandırdık. Şüphesiz o, ahirette de salihler (zümresin)dendir.
28- Lut'u da gönderdik. O kavmine demişti ki: 'Gerçekten siz, daha önce hiçbir milletin yapmadığı bir hayâsızlığı yapıyorsunuz!”
29- '(Bu ilâhî ikazdan sonra) siz, ille de erkeklere yaklaşacak, yol kesecek ve toplantılarınızda edepsizlik yapacak mısınız?” Kavminin cevabı ise, şöyle demelerinden ibaret oldu: 'Doğru söyleyenlerden isen Allah'ın azabını getir bize!”
30- (Lut:) 'Ey Rabbim! Şu fesatçılar güruhuna karşı bana yardım eyle” dedi.
31- Elçilerimiz İbrahim'e (iki oğul vereceğimize dair) müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: 'Biz bu memleket halkını helak edeceğiz. Çünkü oranın halkı zalim kimselerdir.”
32- (İbrahim) dedi ki: 'Ama orada Lut var!” Şöyle cevap verdiler: 'Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Yalnız karısı müstesna; o geride (azabda) kalacaklar arasındadır. ”
33- Elçilerimiz Lut'a gelince, onlar hakkında tasalandı. Ve onlar(ı düşünmesi) sebebiyle takatten düştü. O'na: 'Korkma, tasalanma! Çünkü biz seni de, aileni de kurtaracağız. Yalnız (azabda) kalacaklar arasında bulunan karın müstesna” dediler.
34- 'Biz şüphesiz bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık (feci) bir azab indireceğiz.”(dediler).
35- Andolsun ki biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişanesi bırakmışızdır.
36- Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik ve Şuayb, 'Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününe ümit bağlayın, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın!” dedi.
37- Fakat onu yalancılıkla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsıntı yakalayıverdi ve yurtlarında diz üstü çökekaldılar.
38- Ad ve Semud'u da (helak ediverdik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.
39- Karun'u, Firavun'u ve Hâmân'ı da (helak ettik). Andolsun ki, Musa onlara apaçık deliller getirmişti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Hâlbuki (azabımızı aşıp ) geçebilecek değillerdi.
40- Nitekim onlardan her birini günahları sebebiyle suçüstü yakaladık: Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine yazık ediyorlardı.
41- Allah'tan başka dost edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümceğin durumu gibidir. Hâlbuki evlerin en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi.
42- Allah, onların kendisini bırakıp da hangi şeye yalvardıklarını şüphesiz ki bilir. O mutlak güç ve hikmet sahibidir.
43- İşte biz bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.
44- Allah gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Şüphesiz bunda, iman edenler için bir nişane bulunmaktadır.
45- Sana vahyedilen Kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir.
46- İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: 'Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur.”
47- (Resulüm!) İşte sana (önceki kitapları tasdik eden) bu kitabı indirdik. Onun için, kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar. Şunlardan da ona iman eden nice kimseler vardır. Ayetlerimizi ancak kâfirler bile bile inkâr eder.
48- Sen bundan önce, ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyarlardı.
49- Hayır, o (Kur'ân), kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde (yer eden) apaçık âyetlerdir. Ayetlerimizi ancak ve ancak zalimler bile bile inkâr eder.
50- 'Ona Rabbinden (başkaca) mucize indirilmeli değil miydi?” derler. Cevaben de ki: 'Mucizeler ancak Allah'ın katındadır. Ben ise sadece apaçık bir uyarıcıyım.”
51- Sana indirdiğimiz ve onlara okunmakta olan kitap, kendilerine yetmedi mi? Bunda iman edecek bir kavim için elbette bir rahmet ve öğüt vardır.
52- De ki: Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Batıla inanıp inkâr edenler var ya, işte ziyana uğrayacaklar onlardır.
53- Senden azabı çarçabuk (getirmeni) istiyorlar. Eğer önceden tayin edilmiş bir vade olmasaydı, azab elbette onlara gelip çatmıştı. Fakat yine de, hiç farkına varmadıkları bir sırada o kendilerine mutlaka gelecektir.
54- (Evet) senden azabı çarçabuk (getirmeni) istiyorlar. Hâlbuki cehennem, hiç şüpheleri olmasın, kâfirleri kuşatacaktır.
55- O günde azap, onları hem üstlerinden, hem ayaklarının altından saracak ve Allah (onlara), 'Yaptıklarınızın cezasını tadın!” diyecektir.
56- Ey iman eden kullarım! Şüphesiz benim yarattığım yeryüzü geniştir. O halde yalnız bana kulluk edin.
57- Her can ölümü tadacaktır. Sonunda bize döndürüleceksiniz.
58- İman edip güzel işler yapanları, (evet) muhakkak ki onları, altlarından ırmaklar akan ve içinde ebedî kalacakları cennet köşklerine yerleştireceğiz. (Böyle iyi) işler yapanların mükâfatı ne güzeldir!
59- Ki onlar, sabretmiş olup yalnız Rablerine güvenip dayanmaktadırlar.
60- Nice hayvanlar var ki, rızkını (biriktirip yanında) taşımıyor. Çünkü onların da, sizin de rızkınızı Allah veriyor. O, her şeyi işitir ve bilir.
61- Andolsun ki onlara, 'Gökleri ve yeri yaratan, güneşi ve ayı buyruğu altında tutan kimdir?” diye sorsan 'Allah” derler. O halde nasıl (haktan) çevrilip döndürülüyorlar?
62- Allah, kullarından dilediğine rızkı bol bol verir, dilediğine de kısar. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
63- Andolsun ki onlara, 'Gökten su indirip, onunla ölümünün ardından yeryüzünü canlandıran kimdir?” diye sorsan, mutlaka, 'Allah ” derler. De ki: (Öyleyse) hamd de Allah'a mahsustur. Fakat çokları akıllarını kullanmazlar.
64- Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı.
65- Baksana, gemiye bindikleri zaman, dini yalnız O'na has kılarak (ihlâsla) Allah'a yalvarırlar. Fakat onları salimen karaya çıkarınca, bir bakarsın ki, (Allah'a) ortak koşmaktadırlar.
66- Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler ve safâ sürsünler bakalım! Ama yakında bilecekler.
67- Çevrelerinde insanlar kapılıp götürülürken (öldürülürken, ya da esir edilirken), bizim (Mekke'yi) güven içinde kudsî bir yer yaptığımızı görmediler mi? Hâlâ batıla inanıp Allah'ın nimetine nankörlük mü ediyorlar?
68- Allah'a karşı yalan uyduran yahut kendisine hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalim kimdir? Cehennemde kâfirlere yer mi yok?
69- Ama bizim yolumuzda cihad edenleri, elbette kendi yollarımıza eriştireceğiz. Hiç şüphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraberdir
Abdulhadi Kanakeri - Ankebut Suresi Şarkı Sözüne henüz yorum yapılmamış. Abdulhadi Kanakeri - Ankebut Suresi şarkı sözüne ilk yorumu siz yaparak katkıda bulunabilirsiniz.;