Âlemlerin sultanının âleme vedasından yıllar sonra. Seksen küsur yaşında bir ihtiyar. Koşuyor koltuk değnekleriyle bir çağrının peşinde. Yollar atları bekliyor. Atlar süvarileri. Uzak ufuklara dalıyor yiğitlerin gözleri. Medine sokaklarında bu tarifsiz heyecan niye. Ordu hazırlanıyor. İstikamet Konstantiniyye. Konuşuyor koltuk değnekli ihtiyar. Beni de bir ata bindirseniz. Sıkıca bağlasanız bir atın üzerine. Ben de katılsam bu sefere. Baba diyorlar, dede diyorlar evlatları, torunları. Sen gençliğinde Resulullahın yanındaydın. Onunla birlikte kılıç kuşandın. Bedir'de Uhud'da Hendek'te. Ebubekir Ömer Osman Ali. Cenk meydanındaydın hepsinin devrinde. Kılıcın kınına girmedi elli sene. Atık yetmez mi söylesene. Sen dursan da biz gitsek. Hem nasıl gideceksin bu halinle. Benden başka bir şey isteseniz âmenna. Ama şimdi sakın gitme demeyin bana. Ne güzel ordudur Konstantiniyye'ye giden ordu. Bunu Resulullah söylüyordu. Şimdi görünür mü gözüme çöller denizler yollar bu seferin sonunda cennet var. Koltuk değneklerini atıp bir kenara biniyor atına. Atın üzerinde duracak hali yok. Bağlanmış sıkı sıkıya. Cennete doğru gerilmiş bir ay gibi. Yüzü neşeden parlayan bir ay gibi. Bir müjdenin peşine düştü ya yola. Akıbet hayrola. Öyle yakından solumuş ki baharı. Halid bin Zeyd. Peygamber mihmandarı. Son defa sıvazlansın istiyor sırtı. Son defa öpülsün alnı.
Son defa sıvazlansın sırtımız son defa öpülsün alnımız
Son defa sarılsın ruhumuz son defa son defa
Yoların sonunda o varmış gibi çöllerden sulara koşarmış gibi.
Son defa güneşe bakarmış gibi onunla boyansın yarınlarımız
Yaşlı gözlerle seyrediyor surları ihtiyar bedeni eşlik edemiyor içindeki aşka. O İslam sancağını surlara dikiyor. Yalın kılıç atılıyor cenk meydanına hayalen. Ama yorgun bedeni kalkamıyor yerinden. Bir müjdenin bir sevdanın bir hayalin peşinde. Medine'den surlara kadar gelmiş ama artık tükenmiş takati. Kalbinin ritmine ayak uyduramıyor ayakları ve İslam ordusunun kumandanı yaklaşıyor yanına. Ey Peygamber Mihmandarı. Var mı benden bir isteğin. Belli ki sana göç var. Yiğide yakışan gurbette ölmektir. Ve işte sen de gurbettesin. Söyle ki yerine getireyim son arzunu. Hasretten çatlamış dudaklarından bir destanın girizgâhı gibi dökülüyor cümleler, yani fethi göremezsem, bedenimi alın, taşıyabildiniz kadar taşıyın, surlara en yakın yerde olsun kabrim. Yiğitlerin Allah deyişlerini, atların dörtnala geçişlerini kılıç şakırtılarını o ıslıklarını duyayım. Yiğidin olmaz başka arzusu. Dosta doğru gidişinin tebessümü yayılıyor yüzüne. Ve süzülüyor vuslat ufkuna. Peygamberin mihmandarı. Anadolu'nun Eyüp Sultanı. İstanbul'un gece gündüz parıldayan gerdanlığı. Peygamber âşığı bir millete Allah'ın en güzel hediyesi bir Peygamber âşığı. Onun aşkı, ölene kadar eksilmeyen heyecanı. Ve içindeki iman ışığı sarsın kalplerimizi. Kuşatsın evlerimizi, donatsın gönüllerimiz ve ancak ölünce duran yiğitlerin aydınlatsın yollarını. Yiğitlerin açık olsun yolları.
Yolların sonunda o varmış gibi çöllerden sulara koşarmış gibi.
Son defa güneşe bakarmış gibi onunla boyansın yarınlarımız
Ahmet Bozkuş - Eyüp Sultan Şarkı Sözüne henüz yorum yapılmamış. Ahmet Bozkuş - Eyüp Sultan şarkı sözüne ilk yorumu siz yaparak katkıda bulunabilirsiniz.;