The Sheperd: I can't say I've always been honest;
(Çoban: Her zaman dürüst davrandığımı söyleyemem)
you can't say I've done a disservice.
(Zararlı bir şey yaptığımı söyleyemezsiniz.)
The girl, she's just a child.
(Kız, o sadece bir çocuk.)
She's got a lot to learn, and I'm helping out.
(Öğrenecek çok şeyi var ve ben de ona yardım ediyorum.)
Your deceit is under your wing, you won't let her go
(Senin hilen kanatlarının altında, kızın gitmesine izin vermeyeceksin.)
You know it's not appropriate- but all that hair...and porcelain.
(Bunun münasip olmadığını biliyorsun - ama bütün bu saçlar ve porselen...)
You swear it's more than mere lust.
(Bunun şehvetten daha fazlası olduğuna yemin ediyorsun.)
Into the fold.
(Sürünün içine...)
If she knew what you do, the pristine routine to fool the rube.
(Eğer senin ne yaptığını bilseydi, avanakları kandırmaya yarayan saflık koreografisini...)
The gentle gentleman, the loathed Lothario.
(Nazik centilmen, tiksinilen Lothario)
You feign you've changed your ways, but we know, yeah we know.
(Değişmiş numarası yapıyorsun, ama biz biliyoruz, evet biliyoruz.)
Can't you quell this need for submissives?
(İtaatkarlara olan ihtiyacını bastırmayı beceremiyor musun?)
The Sheperd: Oh such lovely girls.
(Çoban: Ah, ne kadar tatlı kızlar...)
To lead each tender little lamb into the fold.
(Her küçük körpe kuzuyu sürüye katmak...)
And you, my pet, "The Sweetest Yet";
(Ve sen, benim gözdem, şu ana kadarkilerin en tatlısı...)
I'll hold you closest to my heart
(Seni kalbimin en yakınında tutacağım.)
Into the fold
(Sürünün içinde)
The Lamb: I was in the student union studying for an English quiz;
(Kuzu: Öğrenci birliği binasında bir İngilizce sınavına çalışıyordum.)
He came up and asked directions to the new auditorium.
(O geldi ve yeni oditoryumun yerini sordu)
We walked up and down the campus,
(Kampsüte dolaşıp durduk)
No one had ever heard of it.
(Kimse bu oditoryumu bilmiyordu.)
He was so embarrassed when he realized he had the wrong college,
(Yanlış kampsüte olduğunu fark edince çok utandı.)
He offered to buy us coffee for the time and effort wasted.
(Harcadığımız emek ve zaman karşılığında bana kahve ısmarlamayı teklif etti.)
We drank and talked for so long,
(İçtik ve uzun süre sohbet ettik.)
We started making plans for dinner...
(Akşam yemeği için plan yapmaya başladık.)
The Sheperd: She was young and impressionable;
(Çoban: Gençti ve etki altında kalmaya açıktı.)
I pretended to need directions.
(Bir yeri bulmam gerekiyormuş gibi davrandım.)
She led me all over the campus
(Beni kampüste gezdirip durdu.)
All the while, I'm asking her questions.
(Bu arada ona sorular sorup durdum.)
She agreed to a cup of coffee
(Bir fincan kahve içmeyi kabul etti.)
That's when I started to lay it on heavy
(O zaman ilgimi belli etmeye başladım.)
Once she learned I studied Dostoevsky, it was in the bag
(Bir kere Dostoevsky üzerine çalıştığımı öğrendi mi çantada keklikti.)
Cursive - Into The Fold Şarkı Sözüne henüz yorum yapılmamış. Cursive - Into The Fold şarkı sözüne ilk yorumu siz yaparak katkıda bulunabilirsiniz.;