...işte böyle
Kutsalları yıkılanlar afallar genelde
Neye sustuğumuzu bilmeyenler dilsiz sanır
Düşük nefeslerle hırpalanan çığlıkları
Yapraklar dökülürken yıkık ciğerlerimden...
Adına kader denen çıkmaz sokak, nasıl bir yerdeyim ben ?
Yıllar benden kendimi ödünç aldığındandır belki
İlk kavşaktan sağa döner derdim
Gönül kuşlarının cevapları serkeştir
Ve aşk, nihayetinde politik bir eylemdir !
Paslı kaburgaların söz hakkını yaratırlar yoktan
Annesini ağlarken gören çocuklar için tanrı ölmüştür çoktan !
Bırak masalı çekik gözlü ihtiyar
Sırtımda beslediğim tüm bulutlar dağıldı
Her tende konaklayan bir yabancı
Otur bir soluklan diyen katil gibi yalancı...
Göğüs boşluğumu tırmalayan pençeler
Sence silinmiş midir lügatımdan kahır ?
Beyaz duvarda kızıl puntolarla birkaç satır :
''Devletten uzak, bulutlara yakın'Çocukluğunu yağmalayan despotizme af yok
Sırf huzurun hayali içi asırlarca uyumak bu
Memleket nedir şimdi gurbetteyken cenazen
Varolmanın aptallığını düşünüyorum bazen...
Hüznün uğramadığı duraklarda ümidin gelmediğini anlattım sana
Öfkemin hiç geçmediğini
Çıldırtıcı mısralar mı ? biliyorum sevmediğini
Hangi kadeh içer seni ? Nedir beklediğin ?
Hep ötekiydim zaten kapısı işaretli
Duvarları rutubetli
Otelde canlı canlı yakılan bedenim değil benliğim !
İyi oldu geldiğin...
Geçim derdindeyken bombalandı sevdiğim...
Şimdi kimler hain, kim kahraman anlat ona
Nişan yaptığım gün biriciğini gömdüm
Sakın sanma kolay...
Çıkar kandan olay
Çeyizden fotoğrafına bakıp sakin ağla son ay...
Yıldızları döker sabrım, gülmekten kıyıya vur
Bir çift göze müptela mı griden yollar, dur
Parmaklık ve karanlık duvara güneşi çizmek
Kalbin fay hatlarına dokunduğunuz depremleri bilmek
Dağlar türkü çığırır mavi ses tellerimden
Belki ırkı hiç bilmediğimden
Çatışma harabeden evler, sulu çatısı...
Saçmalamayın beyler, ne doğusu ne batısı
Zaten yaşamak başlı başına otoriteyi reddir
Şatafatlı bir gülüş tüm endamına resttir
Adınla uyanıp tüm manşetleri gezdim
Tahakkümü sevmedim, kaosu seçtim !
Bir madencinin elleri kadar temiz ve berrak, gönüllerden uzak
Gökyüzünü ard arda sekiz kurşunla vurmak !
Lanet sohbaharlar
Kızıma bahsetmiştim bundan...
Aniden gelen bir heyecan
Yıkım, dolaysız kelam
Gönül kuşlarını zehirleyen bir adam
Bütün dar ağaçlarını parçalayıp alevler yakan
Avuç içlerini ezberlediğim buhran,
Parmak uçlarımda icazetim durma
Dipsiz kuyulardan cesaretini kurtar çünkü
Bir gün konuşursam asla geri susmam !
Bir başkaldırının asaleti anlatılır dilden
Sosyetenin yoksunluğu feryadını dinler
Sürgün bir melek, tek mülkiyetim o dudaklar
Yüzüne anlatacaktım ancak birden fazla surat var
Hangi yağmur temizler zihnimi ?
Beyaz güvercinler sandığından daha da kirlidir
İzafi denklemlere yazdığımdan ismini
Bir direnişin senfonisi, barış şart değil...
Nihilizme ramak kala
İntikamın uzaklara daldığına bakma
Asabi yağmurların damlasından usanmak
Bir şeytanın saatlerce dizlerinde uzanmak
Sonunu bilmediğim bir filmi asla izlememek
Ürkeklik aslına bakarsan tam olarak bu demek
Yanlış seçenek.
Yine de denemek...
Ölümü bile gülümsetir yok olmak severek...
Mehmet Toksoy - Zamir Şarkı Sözüne henüz yorum yapılmamış. Mehmet Toksoy - Zamir şarkı sözüne ilk yorumu siz yaparak katkıda bulunabilirsiniz.;