MİSAL:
Bırak gideyim. Her gün KARANLIK, her gün FIRTINA...
Hayattan kırbaçlar gelir pervasızca sırtıma.
Yalan yanlış hayallerse gençliğin baş belası.
Oysa ki onlara bağlı bu ülkenin bekası.
Kalem geldi elime yaz dedi, kağıtsa önünde.
Keramet verende unutma! Değil ki elinde!
Kaldı sözler dilimde, inmedi kalbime.
Herkesi yendim, yenildim kendi nefsime.
Ben bir doğruydum üç yanlışla silinip giden.
Silinip gittim bir anda ne olduğunu hissetmeden.
Benim ne suçum vardı ki vermediler beden?
Daha küçüktüm oysaki, giydirdiler kefen.
Çıktık bir yola Hakk sonumuzu hayır eyle.
Günahlar koleksiyon oldu yalvarırım setreyle.
Biz ateşe mahkumuz mağfiretin olmasa.
Yaşam bir hiç Allah deyince gözler dolmasa...
Okyanus kadar derin değilim, dere kadar değil yuka.
Daha yatsı gelmeden yalanlar çıkar ayyuka.
Ne olursa olsun etme sakın beddua!
Yolun sonu belli neden gidersin karanlığa?
Su testisi su yolunda... Başka yerde kırılmaz.
Dost acı söyler, tecrübe... Karşıda ki de darılmaz.
Her gün farklı bir surat görmekten bıktım aynada.
Bıraksana dost konuşsun, cümle senin faydana.
Bilal Habeşi gibi kayalar altında ezilsem
Ebubekir gibi şüphesiz tasdik edebilsem
Serden geçerim ben, senden vazgeçmem
Serden geçerim ben senden vazgeçmem (X2)
ABGUN ŞAH:
Kaybedenlerin sabahı bugün.
Bir gün çaresizlik saracaktı dört yanımı, o gün bugün.
Her sabah yeni bir pişmanlık doğuyor gökyüzünde.
Bir avuç toprakla varacağım mutluluk denenin özüne.
Derinliğinde kaybolduğum bir rengin bütün karanlığı,
Yaşatıyor ya beni ölüm, bırak mumdan aydınlığı.
Parmaklarımda aşka emanet lanetli bir kan yüzüğü
Karanlık suratımdan akan gamzelerin kan gülücüğü...
Gücün yeterse çıkar beni karamsarlığın bataklığından.
Ben batarak yol alırım, gökyüzünün karanlığında.
Yolun başlangıcı her zaman bir sondur
Sana hüzün şerbeti getirdik bak Mavi diyarından.
Bir yudum ölüm gibi yaşamın ıslak yağmurları.
Üstüne kefen döker kış, dünyanın sokaklarına.
Sen yüzünü uzattın hep hüznün tokatlarına,
Ve bugün bir son başladı yine kulaklarımda.
Gözlerim ceset torbasından selam eder dünyaya.
Dünya anlam veremedi hala sen kokan fulyaya.
Kırık şişe diplerinden damlayan bir yudum kanın,
Hatrı kalır belki benim için düşer kucağına.
Uyanmadığım sabahların karanlığı boğsun seni,
Çıkamadığım rüyalarda nefret kustuğum gibi.
Adım attığın her kaldırım küsüp çıkar yerinden,
Gün sonunda ölüp canlanan mavi bir adam gibi.
Bilal Habeşi gibi kayalar altında ezilsem
Ebubekir gibi şüphesiz tasdik edebilsem
Serden geçerim ben, senden vazgeçmem
Serden geçerim ben senden vazgeçmem (X4)
Misal - Karanlık & Fırtına (feat. Abgun Şah) Şarkı Sözüne henüz yorum yapılmamış. Misal - Karanlık & Fırtına (feat. Abgun Şah) şarkı sözüne ilk yorumu siz yaparak katkıda bulunabilirsiniz.;