Got a brand new roof above my head
-Yeni marka bir çatı aldım, kafamın üstüne
All the empty boxes thrown away
-Tüm boş kutuları attım
I rearranged the place
-Buraları yeniden düzenledim
A hundred times today
-Bugün yüzlerce kez
But the ordering of objects
-Ama eşyaları düzlemek
Couldn't hide what's missing
-Özlediklerimi saklayamıyor.
All these things should make me happy
-Tüm bu eşyalar beni mutlu etmeli
Make me happy to be home again
-Yeniden evde olduğum için beni mutlu etmeli
All these things should make me happy
-Tüm bu eşyalar beni mutlu etmeli
Make me happy to be alone again
-Yeniden yalnız olduğum için beni mutlu etmeli.
Got myself a bottle of red wine
-Kendime bir şişe kırmızı şarap aldım.
Got a night of nothing else to do
-Bu gece yapacak hiçbirşeyim yok.
I think I might know
-Bilebileceğimi düşünüyorum
What I really want
-Gerçekten ne istediğimi.
But is a brighter discontent
-Ama bu parlak bir memnuniyetsizlik
The best that I could hope to find?
-Bulmayı umduğum en iyi şey nedir?
Got a big black television set
-Büyük, siyah bir televizyon seti aldım
Now I can watch just what I want
-Şimdi sadece istediğim şeyi seyredebiliyorum
But I'm here staring up
-Ama burada durmuş öylece bakıyorum
At pictures on the wall
-Duvardaki resimlere
And where are you,
-Ve senin olduğun yere.
You're still stuck inside them all
-Hala bunların içinde tıkılıp kalmışsın.
All these things should make me happy
-Tüm bu eşyalar beni mutlu etmeli
Make me happy to be home again
-Yeniden evde olduğum için beni mutlu etmeli.
All these things should make me happy
-Tüm bu eşyalar beni mutlu etmeli
Make me happy to be alone again
-Yeniden yalnız olduğum için beni mutlu etmeli.
But love is not these belongings
-Ama aşk tüm bu eşyalar değil ki
That surround me
-Etrafımı çevreleyen bu eşyalar...
Though there's meaning
-Bir anlam var
In the memories they hold
-Sakladıkları anılarda.
A breaking heart in an empty apartment
-Boş bir apartman dairesinde kırık bir kalp
Was the loudest sound I never heard
-Duyduğum en yüksek sesti.
Got a desk I'll write myself a note
-Bir masa aldım, kendime not yazacağım
Pretending that it came from you
-Senden gelmiş gibi davranacağı
On hotel stationary
-Durgun bir otelde
From the time we first met
-İlk tanıştığımız zamandan bir an
Whatever I can do cause
-Ne istersem yapabilirim çünkü
I won't throw my hands up yet
-Henüz ellerimi yukarı kaldırmayacağım.(Teslim olmayacağım)
All these things should make me happy
-Tüm bu eşyalar beni mutlu etmeli
Make me happy to be home again
-Yeniden evde olduğum için beni mutlu etmeli.
All these things should make me happy
-Tüm bu eşyalar beni mutlu etmeli
Make me happy to be alone again
-Yeniden yalnız olduğum için beni mutlu etmeli.
But love is not these belongings
-Ama aşk tüm bu eşyalar değil ki
That surround me
-Etrafımı çevreleyen bu eşyalar...
Though there's meaning
-Bir anlam var
In the memories they hold
-Sakladıkları anılarda.
A breaking heart in an empty apartment
-Boş bir apartman dairesinde kırık bir kalp
Was the loudest sound I never heard
-Duyduğum en yüksek sesti.
Well I'll be find if
-Evet, bulunacağım
I dont look around me now
-Eğer etrafıma bakmazsam şuan
Too much for what's gone
-Gitmek için çok yer var
If only I can wait here just a little while
-Eğer sadece biraz burada bekleyebilsem
And let time pass in my room
-Ve odamda durup zamanın geçip gitmesine izin versem.
The Submarines - Brighter Discontent Şarkı Sözüne henüz yorum yapılmamış. The Submarines - Brighter Discontent şarkı sözüne ilk yorumu siz yaparak katkıda bulunabilirsiniz.;