VAKIA SURESİ
Bismillahirrahmanirrahim
1. İza veka'atilvaki'atu.
2. Leyse livak'atiha kazibetun.
3. Hafıdatun rafi'tun.
4. İza ruccetil'ardu reccen.
5. Ve bussetilcibalu bessen.
6. Ve fekanet hebaen munbessen.
7. Ve kuntum ezvacen selaseten.
8. Feashabulmeymeneti ma ashaulmeymeneti.
9. Ve ashabulmeş'emeti ma ashabulmeş'emeti.
10. Vessabikunessabikune.
11. Ulaikelmukarrabune.
12. Fiy cennatin na'ıymi.
13. Sulletun minel'evveliyne.
14. Ve kaliylun minel'ahıriyne.
15. ‘ala sururin medunetun.
16. Muttekiiyne ‘aleyha mutekabiliyne.
17. Yetufu ‘aleyhim veldanun muhalledune.
18. Biekvabin ve ebariyka ve ke'sin min ma'ıynin.
19. La yusadda'une ‘anha ve la yunzifune.
20. Ve fakihetin mimma yetehayyerune.
21. Ve lahmi tayrin mimma yeştehune.
22. Ve hurun ‘ıynun.
23. Keemsalillu'luilmeknuni.
24. Cezaen bima kanu ya'melune.
25. La yesme'une fiyha lağven ve la te'siymen.
26. İlla kıylen selamen selamen.
27. Ve ashabulyemiyni ma ashabulyemiyni.
28. Fiy sidrin mahdudin.
29. Ve talhın mendudin.
30. Ve zıllin memdudin.
31. Ve main meskubin.
32. Ve fakihetin kesiyretin.
33. La maktu'atin ve la memnu'atin.
34. Ve furuşin merfu'atin.
35. İnna enşe'nahunne inşaen.
36. Fece'alnahunne ebkaren.
37. ‘Uruben etraben.
38. Liashabilyemiyni.
39. Sulletun minel'evveliyne.
40. Ve sulletun minelahiriyne.
41. Ve ashabuşşimali ma ishabuşşimali.
42. Fiy semumin ve hamiymin.
43. Ve zıllin min yahmumin.
44. La baridin ve la keriymin.
45. İnnehum kanu kable zalike mutrefiyne.
46. Ve kanu yusırrune ‘alelhınsil'azıymi.
47. Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve ‘ızamen einne lemeb'usune.
48. Eve abaunel'evvelune.
49. Kul innel'evveliyne vel'ahıriyne.
50. Lemecmu'une ila miykati yevmin ma'lumin.
51. Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibune.
52. Leakilune min şecerin min zakkumin.
53. Femaliune minhelbutune.
54. Feşaribune ‘aleyhi minelhamiymi.
55. Feşaribune şurbelhiymi.
56. Haza nuzuluhum yevmeddiyni.
57. Nahnu halaknakum felevla tusaddikune.
58. Efereeytum ma tumnune.
59. Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune.
60. Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne.
61. ‘Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta'lemune.
62. Ve lekad ‘alimtumunneş'etel'ula felevla tezekkerune.
63. Efereeytum ma tahrusune.
64. Eeentum tezre'unehu em nahnuzzari'une.
65. Lev neşa'u lece'alnahu hutamen fezaltum tefekkehune.
66. İnna lemuğremune.
67. Bel nahnu mahrumune.
68. Efereeytumulmaelleziy teşrebune.
69. Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune.
70. Lev neşa'u ce'alnahu ucacen felevla teşkurune.
71. Efereeytumunnarelletiy turune.
72. Eentum enşe'tum şecereteha em nahnul munşiune.
73. Nahnu ce'alnaha tezkireten ve meta'an lilmukviyne.
74. Fesibbıh bismi rabbikel'azıymi.
75. Fela uksimu bimevakı'ınnnucumi.
76. Ve innehu lekasemun lev ta'lemune ‘azıymun.
77. İnnehu lekur'anun keriymun.
78. Fiy kitamin meknunin.
79. Lya yemessuhu illelmutahherune.
80. Tenziylun min rabbil'alemiyne.
81. Efebihazelhadiysi entum mudhinune.
82. Ve tec'alune rizkakum ennekum tukezzibune.
83. Felevla iza beleğatilhulkume.
84. Ve entum hıyneizin tenzurune.
85. Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune.
86. Felevla in kuntum ğayre mediyniyne.
87. Terci'uneha in kuntum sadikıyne.
88. Feemma in kane minelmukarrebiyne.
89. Feravhun ve reyhanun ve cennetu na'ıymin.
90. Ve emma in kane min ashabilyemiyni.
91. Feselamun leke min ashabilyemiyni.
92. Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne.
93. Fenuzulun min hamiymin.
94. Ve tasliyetu cahıymin.
95. İnne haza lehuve hakkulyakıyni.
96. Fesebbih bismi rabbikel'azıymi.
MEALİ
56 – VÂKI'A SÛRESİ
Mekke'de inmiştir. 96 âyettir. 'Gerçeğin ta kendisi olan büyük hadise” anlamına gelen el-Vâkıa adı, ilk âyetten alınmıştır. Bu sûrede, kıyamet öncesinde meydana gelecek bazı haller, insanların teşkil ettikleri üç sınıf ve onların âhiretteki âkıbetleri ile Allah'ın varlığının ve birliğinin bazı delilleri, Kur'ân'ın bazı vasıfları bildirilir.
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1 – O gerçek olan kıyamet gerçekleşince neler olacak neler!..
2 – Zaten onun olmasını yalanlayacak hiçbir delil olamaz.
3 – O kimini alçaltır, kimini yüceltir.
4 – Yer şiddetle sarsıldığı,
5 – Dağlar darmadağın edilip parçalandığı,
6 – Uçuşan toz zerreleri haline geldiği zaman…
7 – Sizler de üç sınıfa ayrılırsınız:
8 – Ashab-ı yemin ki ne ashab-ı yemin! Ne mutludur onlar!
9 – Ashab-ı şimal ki ne ashab-ı şimal! Ne bedbahttır onlar!
10 – İmanda, fazilette öncüler ki ne öncüler! Onlar herkesi geçerler.
11-12 – İşte onlardır Allah'a en yakın olanlar. Naîm cennetlerindedir onlar.
13-14 – Çoğu önceki ümmetlerden, biraz da sonrakilerden.
15-16 – Mücevheratla işlenmiş tahtlara yaslanarak karşılıklı otururlar.
17-18 – Etraflarında, cennet şarabından dolu testiler, sürahiler, kadehlerle, ebedîliğe ermiş çocuklar dolaşıp hizmet ederler.
Bu gençlerin yaşları değişmez. Bunlar, dünyada ne günahları, ne de sevapları olmayan çocuklardır. Müşriklerin büluğdan önce vefat eden çocukları, cennetliklere hizmet edecekler. Böylece onlar da büyük bir lütfa mazhar olacaklardır. Zira cennete girmelerine vesile olacak yükümlülükleri yerine getirmedikleri halde cennetlik olacaklardır.
19 – Bu içkiden ötürü baş ağrısı çekmezler, sarhoş da olmazlar.
20 – Bir de… tercih edecekleri meyveler…
21 – Canlarının istediği kuş etleri…
22-23 – Ve gün görmemiş saklı inciler gibi güzel eşler…
24 – Bütün bunlar dünyada yaptıkları güzel işlere mükâfat olarak verilecek.
25 – Onlar cennette ne boş bir söz, ne de günaha sokan bir laf işitmezler.
26 – İşittikleri söz, hep: 'Selam! selam!” sesleridir.
27 – Ashab-ı yemin ki ne ashab-ı yemin! Ne mutludur onlar!
28 – Dalbastı kirazlar,
29 – Dolgun salkımlı muzlar,
30 – Yayılmış gölgeler…
31 – Şarıl şarıl akan sular…
32-33 – Tükenmeyen, eksilmeyen, hiçbir surette esirgenmeyen birçok meyveler içindedirler.
34-35 – Onlara, pek değerli eşler de verdik. Biz o eşleri, yepyeni bir yaratılışla yaratıp, sûret ve sîretlerini son derece güzelleştirdik.
Yepyeni yaratılışa mazhar olanlar, bir hadis-i şerife göre, dünyada kocakarı olarak vefat etmiş olan eşlerdir.
Yaşlı bir kadın Peygamber Efendimize: 'Ya Resulallah, beni cennete yerleştirmesi için Allah'a dua eder misin?” dedi. O: 'İhtiyarlar cennete giremez!” buyurunca kadın ağlayarak huzurundan ayrıldı. Az sonra Efendimiz: 'Ona söyleyin ki cennete, bu yaşlı haliyle giremez. Zira Allah Teâla: 'Biz, o eşleri yepyeni bir yaratılışla yarattık (…) 'buyurur.”
36-38 – Böylece onları, ashab-ı yemin için bakire kızlar, kocalarına âşık yaşıtlar kıldık.
39-40 – Birçoğu önceki ümmetlerden, birçoğu da sonrakilerden.
41 – Ashab-ı şimal ki ne ashab-ı şimal! Ne bedbahttır onlar!
42 – Onlar kızgın ateşte ve kaynar sularda…
43-44 – Ne serin, ne de faydalı olmayan, kapkara duman tabakası altındadırlar.
45 – Çünkü onlar dünyada iken refah içinde şımarırlardı.
46 – O en büyük günahta, şirkte ısrar ederlerdi.
47-48 – Ve derlerdi ki: 'Ölüp toprak olduktan ve çürümüş kemik haline geldikten sonra mı biz diriltilecekmişiz? Gelip geçmiş atalarımız da mı?”
49-50 – De ki: 'Öncekiler de, sonrakiler de belli bir günün, belli vaktinde mutlaka toplanacaksınız.”
51 – Sonra siz ey yoldan sapanlar ve hak dini yalan sayanlar!
52 – Zakkum ağacının meyvesinden yiyecek,
53 – Karınlarınızı onunla dolduracak,
54 – Üstüne de kaynar su içeceksiniz!
55 – Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi saldırarak içeceksiniz.
56 – İşte hesap gününde onlara ikram edilecek ziyafet!
57 – Sizi yaratan Biz'iz, hâlâ bu gerçeği ikrar ve tasdik etmeyecek misiniz?
58-59 – Şimdi düşünsenize o akıttığınız meniyi! Onu yaratıp insan haline getiren siz misiniz, yoksa Biz miyiz?
Bütün kâinat şöyle dursun, insan sadece kendisinin ana karnında yaratılışını düşünürse, Allah'ın yüce kudretiyle yaratıldığını ve onu hiçten böyle var edenin, öldükten sonra diriltmeye de haydi haydi kadir olduğunu anlar. Zira gözle görülemeyecek derecede küçük bir sperma ile yumurtanın birleşmesiyle meydana gelen bir hücreden başlayarak yaratılır. Milyonlarca ihtimalden bir ihtimal olarak, mükemmel bir canlı haline gelip dokuz ay sonra dünyaya gönderilecek hale gelir. Bu hayatı ne insan kendi kendisine vermiştir, ne de annesi ile babası! Ne de başka hiçbir varlık! Onu ve milyarlarca benzerini yaratan, sadece Allah'tır. Bunlardan bir tekine bile sahip çıkıp bunu 'ben yarattım” diyebilecek, O'nun dışında hiçbir kuvvet yoktur.
60-61 – Aranızda ölümü Biz takdir ettik. Sizi yok edip yerinize benzerlerinizi getirmeyi ve sizi bilemeyeceğiniz bir biçimde ve vasıfta yaratmayı dilersek, Bize mani olacak hiçbir güç yoktur.
Allah dilerse insanları öldürür, yerlerine yeni nesilleri getirir. Dilerse insan türünü de ortadan kaldırır. Dilerse diriltme sırasında, insan sûretinde değil de, herhangi bir hayvan sûretinde yaratır. Bunları yapmaya kadir olan, bildiğimiz mûtad sûrette haydi haydi yaratabilir. Yahut maksat: 'Hiç kimse ölümden kaçıp elimizden kurtulamaz, ölümün vaktini değiştiremez.” demektir.
62 – Siz ilk yaratmayı pek iyi biliyorsunuz, artık düşünüp ibret almanız gerekmez mi?
63-64 – Ektiğiniz tohuma baksanıza! Siz mi onu yetiştiriyorsunuz Biz mi?
Yaratılışınızda babanızın spermayı annenizin rahmine bırakmaktan başka rolü olmadığı gibi, çiftçinin de tohumu toprağa koymaktan başka rolü yoktur. Çekirdek ve tohumlarda koca ağaçları programlayan, toprağa yetiştirme özelliğini veren, tohumların yetişmesi için belli oranda su, ısı ve havayı, belli mevsimleri meydana getiren… Allah'tır.
65 – Eğer isteseydik onu kuru çöp haline getirirdik, siz de şaşıp kalır, pişman olurdunuz:
66 – 'Eyvah! Emeklerimiz boşa gitti.”
67 – Hatta doğrusu biz rızıktan mahrum kaldık, sefalete mahkûm olduk.” derdiniz.
68 – Peki içtiğiniz suya ne dersiniz?
69 – Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa Biz mi?
70 – Dileseydik onu tuzlu da yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?
71 – Peki, yakmakta olduğunuz ateşe ne dersiniz?
72 – Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan Biz miyiz?
Başlıca yakıtlar olan kömür, taşlaşmış odun, petrol ise milyonlarca yıl toprak altında gömülü kalan ve aslında bitki olan organizmanın sıvılaşmış artıklarıdır.
73 – Biz onu çölde, yolda bulunanlar ve muhtaçlar için hem bir ders, hem de istifade vesilesi kıldık.
74 – Öyleyse Ulu Rabbinin yüce adını tenzih et.
75 – Hayır! Vakit vakit inen Kur'ân'a yemin ederim ki,
76 – Eğer anlarsanız bu gerçekten büyük bir yemindir.
77 – Bu kitap, pek değerli, şerefli bir Kur'ân'dır.
78 – O iyi korunmuş bir kitapta, Levh-i Mahfuzdadır.
Kur'ân vahyine şeytan müdahalesi şöyle dursun, ona tertemiz olan melaikeden başkası yanaşamaz. Dört mezhebe göre Kur'ân'ın yazılı şekli olan mushaf-ı şerife abdestsiz dokunmak caiz değildir. Yalnız İbn Hazm gibi zâhirîler caiz görmektedirler.
79 – Ona tertemiz (abdestli) olanlardan başkası dokunamaz.
80 – Rabbülâlemin tarafından indirilmiştir.
81 – Şimdi bu kelamı mı siz küçümsüyorsunuz?
82 – Bu nimete teşekkürünüz, onu yalan saymanız mı olmalıydı!
83 – Haydi görelim sizi, can boğaza geldiğinde,
84 – O vakit can çekişenin yanında bulunan sizler bakar durursunuz.
85 – Biz ise, ona sizden daha yakınız, ama siz göremezsiniz.
86 – Haydi bakalım eğer âhirette vereceğiniz hesap yoksa,
87 – İddianızda tutarlı iseniz, çıkmakta olan o rûhu geri döndürsenize!
88-89 – Ama eğer ölen kimse Allah'a yakın olanlardan ise, onun için rahatlık, güzel nasip ve naîm cenneti var.
90-91 – Eğer ashab-ı yeminden ise 'Selam sana ashab-ı yeminden!” denilecek.
92-94 – Ama eğer dini yalan sayan sapıklardan ise onun ziyafeti kaynar su, peşinden de cehenneme atılış olacak.
95 – İşte, hakkında hiç şüphe olmayan gerçek budur!
96 – O halde Ulu Rabbinin ismini tenzih et!
Abdulhadi Kanakeri - Vakıa Suresi Şarkı Sözüne henüz yorum yapılmamış. Abdulhadi Kanakeri - Vakıa Suresi şarkı sözüne ilk yorumu siz yaparak katkıda bulunabilirsiniz.;