(Райские Яблоки)
Я когда-то умру - мы когда-то всегда умираем, -
Как бы так угадать, чтоб не сам - чтобы в спину ножом:
Убиенных щадят, отпевают и балуют раем, -
Не скажу про живых, но покойников мы бережем.
В грязь ударю лицом, завалюсь покрасивее набок -
И ударит душа на ворованных клячах в галоп,
В дивных райских садах наберу бледно-розовых яблок...
Жаль, сады сторожат и стреляют без промаха в лоб.
Прискакали - гляжу - пред очами не райское что-то:
Неродящий пустырь и сплошное ничто - беспредел.
И среди ничего возвышались литые ворота,
И огромный этап - у ворот на ворота глядел.
Как ржанет коренной! Я смирил его ласковым словом,
Да репьи из мочал еле выдрал и гриву заплел.
Седовласый старик что-то долго возился с засовом -
И кряхтел и ворчал, и не смог отворить - и ушел.
И огромный этап не издал ни единого стона,
Лишь на корточки вдруг с занемевших колен пересел.
Здесь малина-братва оглушила «малиновым звоном»,
Всё вернулось на круг и Распятый над кругом висел.
И Апостол-старик (он над стражей кричал-комиссарил),
Он позвал кой-кого и затеяли вновь отворять.
Кто-то палкой с винтом, поднатужась, об рельсу ударил
И как ринулись все в распрекрасную ту благодать
Я узнал старика по слезам на щеках его дряблых:
Это Петр старик - он апостол, а я - остолоп.
Вот и кущи-сады, в коих прорва мороженных яблок...
Но сады сторожат - и стреляют без промаха в лоб.
Всем нам блага подай, да и много ли требовал я благ?!
Мне — чтоб были друзья, да жена — чтобы пала на гроб,
Ну, а я уж для них наворую бессемечных яблок...
Жаль, сады сторожат и стреляют без промаха в лоб
В онемевших руках свечи плавились, как в канделябрах,
А тем временем я снова поднял лошадок в галоп.
Я набрал, я натряс этих самых бессемечных яблок —
И за это меня застрелили без промаха в лоб.
И погнал я коней прочь от мест этих гиблых и зяблых, -
Кони головы вверх, но и я закусил удила.
Вдоль обрыва с кнутом по-над пропастью пазуху яблок
Я тебе привезу: ты меня и из рая ждала!
Try to align
Türkçe
Cennet Elmaları
Gün gelir - ölürüm, bizler günü geldiğinde her zaman ölürüz,-
Nasıl bilebilmeli, kendiliğinden olmasın da..., sırta bir bıçakla:
Katledilene merhamet edilir, ağıdı yakılır ve o, cennetle şımartılır,-
Yaşayanlar için diyemem de - ölülerimize ihtimam gösteririz.
Çamura vurur yüzüm, bir güzel yığılırım yanı başıma-
Çalıntı lagar beygirleri üzerinde dörtnala yükselir ruhum,
Solgun-pembe elmalar toplarım enfes cennet bahçelerinde...
Heyhat, korunur o bahçeler, ve hiç bir alnı ıskalamaz ateşleri.
Seyirtip geldiler - görüyorum - cennetten değil gördüklerim:
Kıraç toprak ve alabildiğine hiçlik - zorbalık.
Ve hiçliğin ortasında yükselmiş dökme demirden kapı,
Ve koca bir hükümlü kafilesi, gözlemekte kapıdan kapıları.
Nasıl da kişniyor cancağızım! Tatlı sözlerle onu yatıştırdım,
At pıtırağını hasır liften güç bela yoldum, yelesini ördüm.
Aksaçlı ihtiyar nedense uzun uzun uğraştı sürgüyle-
Söylendi, homurdandı, bir türlü açamadı ve gitti.
Ve o koca hükümlü kafilesi bir kez bile inlemedi,
Sadece dizleri uyuşmaya başlayınca birden çömeldi.
Burada tatlı hayatlar "tatlı hayat çınlamalarıyla" kulakları sağır etti, *
Ne var ne yok halka oldu ve Mesih halkanın üstünde yükseldi.
Ve yaşlı havari (o muhafızların başıydı)
Birini çağırdı ve yine onu açmaya koyuldular.
Birisi vidalı bir sopayla, alabildiğine, raylara vurdu,
Ve o en güzel lütuf için herkes ileri atıldı.
Pörsümüş yanağındaki gözyaşlarından hatırladım ihtiyarı:
O ihtiyar Pyotr - bir havari, ben ise - ahmağın ta kendisi.
Ve işte cennet bahçeleri, içlerinde bir dünya donmuş elma...
Ama bahçeler korunmakta - hiç bir alnı ıskalamaz ateşleri.
Bizden lütfunu esirgeme, çok mu lütuf istemiştim ben?!
Dostlarım olsun istemiştim, bir de karım tabutuma kapanan,
Ben de onlar için çekirdeksiz elmalardan çalardım...
Heyhat, korunur o bahçeler, ve hiç bir alnı ıskalamaz ateşleri.
Mumlar yüzer hissiz ellerde, şamdanlardaki gibi,
Ve o an ben, yine dörtnala kaldırırım küheylanı.
Toplamışımdır, yüklemişimdir o çekirdeksiz elmaları -
Ve bunun içindir ki ıskalamamıştır alnımı ateşleri.
Ve sürerim atları o ölgün dongun yerlerden öteye,-
Atların başı dik, ve ben de gemi azıya almışımdır.
Yar boyunca, elde kırbaç, uçurumun kenarından koynumda elmalar
Getiririm sana: Sen cennetten bile beni beklemişsindir!
Vladimir Vysotsky - Rajskie Yabloki Şarkı Sözüne henüz yorum yapılmamış. Vladimir Vysotsky - Rajskie Yabloki şarkı sözüne ilk yorumu siz yaparak katkıda bulunabilirsiniz.;